Product Description

Hippodrome of Constantinople, or At Meydanı, located in the Sultanahmet district of Istanbul’s Fatih district, is a historically significant site that was once the heart of Byzantine social and political life. Built in the 4th century by Emperor Septimius Severus and later expanded by Constantine the Great, the Hippodrome was a grand arena that served as the stage for chariot races, political ceremonies, and public celebrations.

In its prime, the Hippodrome was an immense structure, capable of seating approximately 100,000 spectators. It was a central gathering place for the people of Constantinople, where the excitement of chariot races captivated audiences and political rivalries played out in dramatic fashion. The arena was adorned with magnificent statues, monuments, and columns, many of which were brought from across the empire, reflecting the grandeur and wealth of Byzantium.

Today, while the structure itself no longer stands, the site of the Hippodrome remains a prominent public square, now known as Sultanahmet Square. Visitors can still see several key remnants of its glorious past:

• The Obelisk of Theodosius, an ancient Egyptian monument brought to Constantinople by Emperor Theodosius I in 390 AD. It stands as a striking symbol of the city’s connection to the ancient world.
• The Serpent Column, originally from the Temple of Apollo at Delphi, commemorates the Greek victory over the Persians at Plataea in 479 BC. Its twisted bronze design is one of the few remaining examples of ancient Greek sculpture.
• The Walled Obelisk, a 10th-century structure erected by Emperor Constantine VII, serves as a reminder of the Hippodrome’s Byzantine heritage.

The Hippodrome’s significance continued during the Ottoman period, with the area becoming a space for public events, celebrations, and ceremonies. The famous German Fountain, gifted by Kaiser Wilhelm II in 1898, adds a touch of 19th-century European elegance to the square.

Walking through the Hippodrome today, visitors are transported back in time to an era when Constantinople was the bustling capital of an empire. Surrounded by landmarks such as the Blue Mosque and Hagia Sophia, the square is a must-visit destination that encapsulates the layered history of Istanbul.

Konstantinopolis Hipodromu, ya da At Meydanı, İstanbul’un Fatih ilçesindeki Sultanahmet semtinde yer alan, Bizans İmparatorluğu’nun sosyal ve politik hayatının merkezi olan tarihî bir alandır. 4. yüzyılda, İmparator Septimius Severus tarafından inşa edilmeye başlanmış ve daha sonra Büyük Konstantin tarafından genişletilmiştir. Hipodrom, araba yarışlarının, siyasi törenlerin ve halk kutlamalarının yapıldığı ihtişamlı bir arenaydı.

Altın çağında Hipodrom, yaklaşık 100.000 kişilik bir kapasiteye sahip devasa bir yapıydı. Halkın toplandığı bu alanda, araba yarışlarının heyecanı yaşanır, politik rekabetler dramatik bir şekilde sergilenirdi. Hipodrom, imparatorluğun ihtişamını ve zenginliğini yansıtan heykeller, anıtlar ve sütunlarla süslenmişti.

Bugün, yapının kendisi ayakta olmasa da, Hipodrom’un bulunduğu alan Sultanahmet Meydanı olarak bilinir ve hâlâ İstanbul’un en önemli kamusal alanlarından biridir. Ziyaretçiler, bu görkemli geçmişin izlerini süren birkaç önemli eseri görebilir:

• Theodosius Dikilitaşı, İmparator Theodosius I tarafından 390 yılında Konstantinopolis’e getirilen eski bir Mısır anıtıdır. Antik dünyanın bu etkileyici simgesi, şehrin tarih boyunca taşıdığı kültürel bağları gözler önüne serer.
• Yılanlı Sütun, orijinal olarak Delphi’deki Apollo Tapınağı’ndan getirilmiştir ve M.Ö. 479 yılında Perslere karşı kazanılan Yunan zaferini anmaktadır. Bükümlü bronz tasarımı, antik Yunan heykelinin günümüze ulaşan az sayıdaki örneklerinden biridir.
• Örme Dikilitaş, İmparator VII. Konstantin tarafından 10. yüzyılda inşa edilen bir Bizans yapısıdır ve Hipodrom’un Bizans mirasının bir hatırlatıcısıdır.

Osmanlı döneminde de bu alan önemini korumuş, halk etkinlikleri, kutlamalar ve törenler için kullanılmıştır. Meydanda bulunan Alman Çeşmesi, 1898 yılında Kaiser Wilhelm II tarafından hediye edilmiş olup, 19. yüzyıl Avrupa zarafetini alana katmaktadır.

Bugün Hipodrom’da yürüyen ziyaretçiler, Bizans’ın başkenti Konstantinopolis’in kalabalık ve canlı günlerine dair bir zaman yolculuğu yapar. Mavi Cami ve Ayasofya gibi anıtlarla çevrili bu meydan, İstanbul’un katmanlı tarihini anlamak isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir noktadır.